kilavuzyolu
  Hurafe hadisler
 

 Sayfanın en sonuna bakmayı unutmayın ?!

İslamiyet adına Kuran ile alakası olmayan bunca çelişki olunca Müslüman gençlerin Ataistliğe yolu açılmış oldu. Keşke kendine Hadis alimi diyenlerin Ataistler kadar Kuran 'dan haberleri olsaydı.

Süleyman Ateş Meali :

22.52 - Senden önce hiçbir resûl ve nebi göndermemiştik ki o, temenni ettiği zaman, şeytân onun temennisine (bir düşünce) atmış olmasın. Fakat Allâh, şeytânın attığını siler, sonra kendi âyetlerini sağlamlaştırır. Allâh, 'alim(bilen)dir, hakim (sağlamlaştıran)dır.

 

 (İSRÂ suresi 73. ayet) 

Neredeyse onlar sana vahyettiğimizden başkasını bize karşı uydurman için seni bile fitneye düşürecek ve o takdirde seni samimi bir dost edineceklerdi. 

74.Eğer biz seni sağlamlaştırmamış olsaydık, yemin olsun, onlara birazcık meylediverecektin. ...

 

 HADIS

“Her Şey Hz. Muhammed’in Yüzü Suyu Hürmetine Yaratıldı”
Allah evreni ve insanları niye yarattığını Kuran’da açıkça anlatmaktadır. Yüce rabbimizin anlattıkları da açıkça bu iddialar ile çelişmektedir:...

 
(ZÂRİYÂT suresi 56. ayet)

Ben, insanları ve cinleri, ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.

 

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Kıyamette şefaat edeceğim. Ya Rabbi, kalbinde hardal zerresi kadar iman olanları Cennete koy diyeceğim. Bunlar Cennete girecekler. Sonra, kalbinde az bir şey olanlara, Cennete girin diyeceğim.) [Buhari]

 

(Ahirette ilk şefaat eden ve şefaati kabul olan ben olacağım.) [İbni Mace]

 

(Ümmetimden, şirk üzere ölmeyen herkese Allah’ın izni ile şefaat edeceğim.) [Buhari, Müslim] 

 
Diyanet Meali:
46.9 - De ki: "Ben türedi bir peygamber değilim. Bana ve size ne yapılacağını da bilmem. Ben sadece bana vahyedilene uyarım. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım."


Diyanet Meali:
69.44 - (44-45) Eğer (Peygamber) bize isnat ederek bazı sözler uydurmuş olsaydı, mutlaka onu kudretimizle yakalardık.
69.46 - Sonra da onun şah damarını mutlaka keserdik.
69.47 - Hiçbiriniz de bu cezayı engelleyip ondan savamazdı.
69.48 - Şüphesiz Kur'an, Allah'a karşı gelmekten sakınanlara bir öğüttür.

69.49 - Şüphesiz biz, içinizden yalanlayanların olduğunu elbette biliyoruz.

(BAKARA suresi 48. ayet)

Öyle bir günden sakının ki, o gün hiç kimse bir başkası adına bir şey ödeyemez. Hiçbir kimseden herhangi bir şefaat kabul olunmaz, fidye alınmaz. Onlara yardım da edilmez. 

 

(EN'ÂM suresi 104. ayet)

Rabbinizden size gerçekleri gösteren deliller geldi. Artık kim gözünü açar hakkı idrak ederse kendi yararına, kim de (hakkın karşısında) körlük ederse kendi zararınadır. Ben başınızda bekçi değilim. 

 

(ZÜMER suresi 41. ayet)

Kuşkusuz, bu Kitap'ı biz sana insanlar için hak olarak indirdik. Artık kim doğru yolu seçerse kendi lehinedir; kim de saparsa kendi aleyhine sapmış olur. Sen onlar üzerine vekil değilsin. 

 

 Peygamber birebir karşında da olsa vahiy olmayan sözleri Kurana göre ölçüp tartmak her müslümanın görevi. 

 

(CİN suresi 1. ayet)

(1-7) De ki: Bana vahyolunduğuna göre bir cin cemaati Kur’ân’ı dinledikten sonra şöyle dediler: "Biz gerçekten, doğru yolu gösteren harikulade bir Kur’ân dinledik. Bundan böyle Rabbimize asla bir şerik tanımayacağız. Rabbimizin şanı çok yücedir, O ne eş, ne de çocuk edinmiştir. Meğer içimizden birtakım cahiller, Allah hakkında gerçek olmayan sözler söylüyormuş! Biz de saf saf, insanları ve cinleri, Allah hakkında yalan söylemez sanmışız! Meğer bir kısım insanlar cinlerden bazılarına sığınıp, böylece onları daha da azgın hale getirmişler! Onlar da, sizin zannettiğiniz gibi, Allah’ın ölen hiçbir kimseyi diriltmeyeceğini zannetmişler.

  

(ÂLİ IMRÂN suresi 78. ayet)

 Onlardan (Kitap ehlinden) bir grup var ki, Kitab’dan olmadığı hâlde Kitab’dan sanasınız diye (okudukları) Kitap’tanmış gibi dillerini eğip bükerler ve, “Bu, Allah katındandır” derler. Hâlbuki o, Allah katından değildir. Bile bile Allah’a karşı yalan söylerler.

 

(BAKARA suresi 89. ayet)

 Ne zaman ki, onlara Allâh katından, yanlarında bulunan (Tevrat)ı doğrulayıcı bir Kitap (Kur'ân) geldi, daha önce inkâr edenlere karşı yardım isteyip dururlarken o bildikleri (Kur'ân) kendilerine gelince onu inkâr ettiler; artık Allâh'ın la'neti, inkârcıların üzerine olsun!

 

(ÂLİ IMRÂN suresi 61. ayet)

 Sana (gerekli) bilgi geldikten sonra artık kim bu konuda seninle tartışacak olursa, de ki: “Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım. Biz de siz de toplanalım. Sonra gönülden dua edelim de, Allah’ın lânetini (aramızdan) yalan söyleyenlerin üstüne atalım.”

 

(HÛD suresi 18. ayet)

 Kendi yalanlarını Allaha yakıştıran kimselerden daha zalim kim olabilir? (Hesap Gününde) böyleleri Rablerinin huzuruna çıkarıldıklarında (kendilerine karşı) tanıklığa çağırılanlar (onlar için): "Rableri hakkında yalan söyleyen kimseler işte bunlardı!" diyecekler. Unutmayın, Allahın laneti zalimlere yöneltilmiştir,

 

(BAKARA suresi 109. ayet)

 Kitap ehlinden birçoğu, hak kendilerine belirdikten sonra dahi, içlerindeki kıskançlıktan ötürü sizi, imanınızdan sonra küfre döndürmek isterler. Siz şimdilik, Allah onlar hakkındaki emrini getirinceye kadar affedin, hoşgörün. Şüphesiz Allah, gücü her şeye hakkıyla yetendir.

 

(ÂLİ IMRÂN suresi 72. ayet)

 Ehlikitap'tan bir zümre şöyle dedi: "Şu iman edenlere indirilene günün başlangıcında inanın, günün sonunda karşı çıkın. Belki onları döndürebilirsiniz;

 Alıntı : http://www.hadisler.com/?pid=p&id=2170

Sahih hadisler .com’ muş.

Soru: Bir kardeşimiz:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

‘İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, onu fetheden ordu ne güzel ordudur.’

 

(A'RAF suresi 188. ayet)

De ki: “Allah dilemedikçe ben kendime bir zarar verme ve bir fayda sağlama gücüne sahip değilim. Eğer ben gaybı biliyor olsaydım, daha çok hayır elde etmek isterdim ve bana kötülük dokunmazdı. Ben inanan bir kavim için sadece bir uyarıcı ve bir müjdeciyim.”

 

(EN'ÂM suresi 50. ayet)

De ki: “Ben size, ‘Allah’ın hazineleri benim yanımdadır’ demiyorum. Ben gaybı da bilmem. Size ‘Ben bir meleğim’ de demiyorum. Ben sadece, bana gönderilen vahye uyuyorum.” De ki: “Görmeyenle gören bir olur mu? Siz hiç düşünmez misiniz?”

 

(EN'ÂM suresi 59. ayet)

Gaybın anahtarları yalnızca O’nun katındadır. Onları ancak O bilir. Karada ve denizde olanı da bilir. Hiçbir yaprak düşmez ki onu bilmesin. Yerin karanlıklarında da hiçbir tane, hiçbir yaş, hiçbir kuru şey yoktur ki apaçık bir kitapta (Allah’ın bilgisi dâhilinde, Levh-i Mahfuz’da) olmasın.

 

(SECDE suresi)

2.Kendisinde hiçbir şüphe bulunmayan bu Kitab’ın indirilişi, âlemlerin Rabbi tarafındandır.

3.Yoksa “Onu Muhammed uydurdu” mu diyorlar? Hayır o, kendilerine senden önce hiçbir uyarıcı gelmemiş olan bir kavmi uyarman için, doğru yolu bulsunlar diye Rabbin tarafından indirilmiş gerçektir.

4.Allah, gökleri ve yeri, ikisi arasındakileri altı gün içinde (altı evrede) yaratan sonra da Arş’a kurulandır. Sizin için O’ndan başka hiçbir dost, hiçbir şefaatçi yoktur. Hâlâ düşünüp öğüt almayacak mısınız?

5.Gökten yere kadar bütün işleri Allah yürütür. Sonra bu işler, süresi sizin hesabınızla bin yıl olan bir günde O’na yükselir.

 

(SECDE suresi 6. ayet)

İşte Allah, gaybı da görünen âlemi de bilendir, mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir.

Alıntı : http://www.hadisler.com/?pid=p&id=2170

Sahih hadisler .com’ muş.

Soru: Bir kardeşimiz:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

‘İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, onu fetheden ordu ne güzel ordudur.’

Hadisin geçtiği kaynaklar: Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesei, Tirmizi, İbni Mace. Bu hadisin senedindeki ravilerin tamamı güvenilir olup bu hadisin senedi kesintisizdir. Dolayısıyla bu hadisin sahih olduğu anlaşılıyor.

Siz ise, bu hadisin zayıf olduğunu söylüyorsunuz! Bu konuda tatmin edici bir açıklama yapar mısınız? Eğer tatmin edici olamazsanız size olan güvenim sarsılır.” diye sormuş.

Cevap: Öncelikle hassasiyetinize çok ama çok teşekkür ederiz. Raviler hakkındaki açıklamanızı buraya almadık. Çünkü bu hadisin ravileri ile sizin bahsettiğiniz raviler farklıdır! Bu hadis sizin dediğiniz gibi, Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesei, Tirmizi, İbni Mace’de geçmiyor! Bu hadis Ahmed bin Hanbel’in Müsned’inde geçiyor ve Muhammed Nâsıruddin el-Albânî(Rahmetullahi Aleyh)’in dediği gibi bu hadis zayıftır.

Biz bu hadis zayıftır derken İstanbul’un fethedilmeyeceğini kast etmiyoruz! Bilakis âlimlerin dediği gibi İstanbul’un birinci fethi olmuştur, ikinci yani büyük fethide, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in haber verdiği gibi İsmail oğullarından yetmiş bin kişi gerçekleştirecektir.

Biz bir kez daha İstanbul’un fethi hakkındaki hadisleri okuyalım.

Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Bir tarafı denizde bir tarafı karada olan bir şehir (İstanbul’u) duydunuz mu?’ diye sordu. Sahabeler:

−Evet ya Rasulallah dediler. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘İsmail oğullarından yetmiş bin kişi o beldede savaşmadıkça kıyamet kopmaz. Oraya geldikleri vakit kılıçla savaşmazlar, ok atmazlar. La ilahe illallah Allah-u Ekber derler, şehrin deniz tarafı düşer. Sonra yine La ilahe illallah Allah-u Ekber derler şehrin diğer tarafı düşer. Sonra yine üçüncü defa La ilahe illallah Allah-u Ekber derler onlar için bir gedik açılır onlar da şehre girer ganimet elde ederler. Onlar ganimetleri taksim ederken birisi gelir de: ‘Deccal çıkmıştır’ diye bağırır. Onlar da her şeyi bırakıp geri dönerler’ buyurdu.”

Müslim: 2920

İstanbul’un savaşsız olarak fethedilmesi henüz meydana gelmemiştir. Enes bin Malik (Radiyallahu Anh) şöyle diyor:

“Konstantiniye’nin fethi kıyametin kopmasıyla beraberdir.”

Mahmud ibni Gaylan Tirmizi’nin şeyhi diyor ki:

“Konstantiniye Rumların şehridir. Deccal zamanında fethedilecektir. Konstantiniye Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in ashabının bir kısmı zamanında fethedilmiştir.”

Tirmizi: 2340

Doğrusu sahabe zamanında İstanbul fethedilmemiştir. Muaviye, oğlu Yezid’i aralarında Ebu Eyyub El-Ensari (Radiyallahu Anh)’ın da bulunduğu bir ordu ile İstanbul’a göndermiştir, ancak fetih başarılamamıştır. Sonra Mesleme bin Abdülmelik(Rahmetullahi Aleyh) İstanbul’u kuşatmıştır. O da fethi başaramamıştır. Ancak İstanbul’da bir mescit yaptırmak üzere idarecilerle antlaşmıştır.

Ahmed Şakir (Rahmetullahi Aleyh) diyor ki:

“İstanbul’un yakın yahut uzak gelecekte fethedilmesi hadislerde müjdelenmiştir. O fetih Müslümanlar yüz çevirdikleri dinlerine döndükleri zaman gerçekleşecek sahih fetihtir. Bu asırdan önceki Türklerin (Fatih Sultan Mehmed’in) fethine gelince bu en büyük fethe hazırlıktır.

Sonra İstanbul yine Müslümanların elinden çıkmıştır. Hükümet gayri İslami dinsiz bir hükümet olduğunu iddia ettiğinden, din düşmanı kâfirlerle antlaşma yaptığından ve milletine putperest kanunlarıyla hükmettiğinden beri İstanbul Müslümanların elinden çıkmıştır. İnşallah Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in müjdelediği gibi İslami fetih geri dönecektir.”

Kategori:   Hadisler İle İlgili Sorular

   Bu Sayfa 71804 Kez Okundu                            

KURAN KAÇ KEZ OKUNDU (SIFIR) KEZ


 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol