kilavuzyolu
  Şefaat Nedir
 


festeiz billahi mineş şeytanir racim. Bismillahirrahmanirrahim.

Kovulmuş Şeytan'ın şerrinden Allah'a sığının.

Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adı ile.

Bu ayette de bildirildiği gibi

Muddessir Suresi

74.48 - Artık şefaatçilerin şefaati onlara fayda vermez.

Şefaatün

شُفَعَاءَ

فَيَشْفَعُوا

ŞE : irade

Şea : iradeyle yapmak

FE: …içine , olursa ,olduğu zaman

Etü : vermek

Şefaatün: iradeyle hareket edebilmeyi verme.

(A'RAF suresi 53. ayet) 

هَلْ يَنْظُرُونَ اِلَّا تَاْوٖيلَهُ يَوْمَ يَاْتٖى تَاْوٖيلُهُ يَقُولُ الَّذٖينَ نَسُوهُ مِنْ قَبْلُ قَدْ جَاءَتْ رُسُلُ رَبِّنَا بِالْحَقِّ فَهَلْ لَنَا مِنْ شُفَعَاءَ فَيَشْفَعُوا لَنَا اَوْ نُرَدُّ فَنَعْمَلَ غَيْرَ الَّذٖى كُنَّا نَعْمَلُ قَدْ خَسِرُوا اَنْفُسَهُمْ وَضَلَّ عَنْهُمْ مَا كَانُوا يَفْتَرُونَ

Okunuş   

Hel yenzurune illa te'vileh, yevme ye'ti te'viluhu yekulullezine nesuhu min kablu kad caet rusulu rabbina bil hakk, fe hel lena min şufeae fe yeşfeu lena ev nuraddu fe na'mele ğayrallezi kunna na'mel, kad hasiru enfusehum ve dalle anhum ma kanu yefterûn.

 (A'RAF suresi 53. ayet) 

Onlar yalnızca sonucun ortaya konmasını mı bekliyorlar? Sonucun geldiği gün, önceleri onu unutmuş olanlar: -Rabbimizin elçileri gerçeği getirmişler. Şimdi, bize şefaat edecek bir şefaatçi var mı? Veya yaptıklarımızdan başka şeyler yapmamız için bir dönüşümüz var mı? derler. Onlar, kendilerini mahvetmişler ve uydurdukları şeyler de kaybolup, onlardan ayrılmıştır. 

 

 FATIR suresi 18. ayet) Hiçbir günahkâr başka bir günahkârın yükünü yüklenmez. Günah yükü ağır olan kimse, (bir başkasını), günahını yüklenmeye çağırırsa, ondan hiçbir şey yüklenilmez, çağırdığı kimse yakını da olsa. Sen ancak, görmedikleri hâlde Rablerinden için için korkanları ve namaz kılanları uyarırsın. Kim arınırsa ancak kendisi için arınmış olur. Dönüş ancak Allah’adır.

 

(FURKÂN suresi 13. ayet) Elleri boyunlarına bağlanmış, çatılmış olarak cehennemin daracık bir yerine atıldıkları zaman orada, yok olup gitmeyi isterler

 

 

Peygamberlerin şefaatçi olması insanların hür iradesi ile Allah’tan geleni bildirip onlara uyması halinde Allah’ın hesap gününde de(ŞEFAAT ETMESİ ZÜMER  : 44. De ki: Bütün şefâat Allah'ındır.)  hür iradelerini geri vermesi demektir. Peygamberin şefaatçi olması ancak inen hükümlere uyanların Allah’tan şefaatini umabilmesi demektir. Bizzat kendi sayesinde değil yol gösterici olması dolayısıyle.

4.64 - Biz her peygamberi sırf, Allah'ın izni ile itaat edilmek üzere gönderdik. Eğer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allah'tan günahlarının bağışlamasını dileseler ve Peygamber de onlara bağışlama dileseydi, elbette Allah'ı tövbeleri çok kabul edici ve çok merhametli bulacaklardı.

KENDİ HÜR İRADENLE DÜNYADA BU YAZILANLARA UYDUĞUN GİBİ , HESAP GÜNÜNDE DE ASİ KİMSELERDEN OLMADIĞINDAN CENNETE KONULACAK VE HÜR İRADESİ GERİ VERİLECEK.

FAKAT HÜR İRADENLE BU HÜKÜMLERE UYMAZ İSEN CEHENNEMLİKLER GİBİ  KALEM 42. DE KENDİ KENDİLERİNE GÜÇ YETİREMEYECEĞİ VE FUSSILET SURESİNDE BİLDİRİLDİĞİ GİBİ KENDİ UZUVLARININ KENDİ ALEYHİNDE ŞAHİT OLMASI YANİ HÜR İRADELERİN ALLAHIN MUHAKEMESİNDE OLMASIDIR. HERKES KENDİ GÜNAH YÜKÜNÜ YÜKLENİP KENDİ AYAKLARINA SÖZ GEÇİREMEYECEK İRADESİZ BİR ŞEKİLDE YÜRÜYEREK KENDİNİ CEHENNEM ÇUKURUNA ATACAKTIR. 

Kırmızı ile yazılanlar Rahmet sayfasında da bahsedildiği gibi Peygamberi tapınma aracı olarak görmeyi empoze etmek için kasıtlı olarak yanlış çevirilen Şefaate Peygamberin malik olabileceğini zannettirmek için sürekli taraflı olarak tercüme edilen ya da yorumlanan ayetler. 
NECM . 26    -    Sebe. 23       -      MERYEM. 87

MERYEM 87 ‘de sadece bu ayet cımbızlandığında “şefaat hakkının peygamberde olduğu” aslında şirk koşmak olduğu 88. de belirtilmiştir.
"Şefaate malikse Rahmanın çocuğudur" dediler.

        MERYEM suresi

85. bugün haşredecegimiz için rahmanın huzuruna alınanlar müttakilerdir. 

86. ve sürülür suçlular için (olan) cehhenneme (yanıt) sulak

(susuz develerin başı yerde sulağa sürüldüğü gibi suçlular cehennem sürülürler.)

87.-88 Muhakkak Rahman ahdi ile birlikte (olan) Kimseden başkası bu şefaate malik değil.Onlar, “Rahmân, bir çocuk edindi” dediler.

89.Andolsun, siz çok çirkin bir şey ortaya attınız.

(88.Onlar, “Rahmân, bir çocuk edindi” dediler.)

 

(NEBE suresi 38. ayet)

(36-38) Bunlar kendilerine; Rabbinden, göklerin ve yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbinden, Rahmân’dan bir mükâfat, yeterli bir ihsan olarak verilmiştir. Onlar, Ruh’un (Cebrail’in) ve meleklerin saf duracakları gün Allah’a hitap edemeyeceklerdir.Sadece Rahmân’ın izin vereceği ve doğru söyleyecek olan kimseler konuşabilecektir. 

(KAF suresi 22. ayet)

(Ona) “Andolsun ki sen bundan gaflette idin. Şimdi gaflet perdeni açtık; artık bugün gözün keskindir” (denir.) 

       

KALEM suresi 42. ayet

O gün keşf oldurulduğunda (sakiv) gidemez(bacaklar ölüdür) ve secdeye da'vet edilirler o vakıt güçleri yetmez.

       

(MÜDDESSİR suresi 48. ayet)

Artık şefaatçilerin şefaati onlara fayda vermez. 

       

(MÜ'MİN suresi 18. ayet)

Onları, iyice yaklaşan, korkudan yüreklerin ağza geldiği, gün ile uyar. Zalimler için bir koruyucu ve sözü dinlenen bir şefaatçi de yoktur.

       

(MÜ'MİNÛN suresi 75. ayet)

Eğer biz onlara acıyıb da baskılarını açıversek mutlaka tuğyanlarında ınad eder hiç bir şey görmezler 

       

(NAHL suresi 54. ayet) 

Sonra sizden o sıkıntıyı giderince, bir de bakarsınız, içinizden bir kısmı Rablerine ortak koşar.

 

NECM SURESİ

19: Gördünüz mü Uzza'yı, Lât'ı.

20: Ve ötekini, üçüncüsü olan Menât'ı.

21: Erkek size, dişi Allah'a mı?

22: İşte bu, insafsız bir bölüştürme.

23: Bunlar, sizin ve atalarınızın taktığı isimlerden başka şeyler değildir. Onlar hakkında Allah bir kanıt indirmemiştir. Onlar, sadece sanıya, bir de nefislerin hoşlandığı şeylere uyuyorlar. Yemin olsun, onlara hidayet Rablerinden gelmiştir.

24: İnsan için, her özleyip hayal ettiği var mı acaba?

25: Sonrası da öncesi de/âhiret de dünya da Allah'ındır.

26: ve göklerin içindeki tüm meleklerin faydası olmaz şefaat istemeye.muhakkak ki onunla razı olduğu kimseleri iradelendirir.

27: O âhirete inanmayanlar, meleklere mutlaka dişilerin adlarını takarlar.

28: Onların bu konuda hiçbir bilgisi yoktur. Yalnızca sanıya uyuyorlar. Sanı ise haktan hiçbir şey kazandırmaz.

29: Bizim zikrimizden/Kur'an'ımızdan yüz çeviren ve iğreti dünya hayatından başka bir şey istemeyen kimseden, sen de yüz çevir.

 

(SECDE suresi 4. ayet)

Allah'tır ki gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri altı günde yaratmış, sonra arş üzerinde egemenlik kurmuştur. O'nun dışındakilerden size ne bir dost vardır ne de bir şefaatçı. Hâlâ düşünüp ibret almayacak mısınız? 

       

(TEVBE suresi 109. ayet)

Yapısını, Allah'tan korku ve rızâ üzerine kuran mı hayırlıdır, yoksa yapısını bir yarın kenarına kurup onunla birlikte cehennem ateşine yuvarlanan mı? Allâh zâlimler topluluğunu doğru yola iletmez. 

       

(YÂSÎN suresi 23. ayet)

O'ndan başka tanrılar edinir miyim hiç? Eğer O çok esirgeyen, bana bir zarar vermek dilese, onların şefâ'ati bana hiçbir yarar sağlamaz ve onlar beni kurtaramazlar. 

       

(A'RAF suresi 53. ayet) 

Onlar yalnızca sonucun ortaya konmasını mı bekliyorlar? Sonucun geldiği gün, önceleri onu unutmuş olanlar: -Rabbimizin elçileri gerçeği getirmişler. Şimdi, bize şefaat edecek bir şefaatçi var mı? Veya yaptıklarımızdan başka şeyler yapmamız için bir dönüşümüz var mı? derler. Onlar, kendilerini mahvetmişler ve uydurdukları şeyler de kaybolup, onlardan ayrılmıştır. 

       

(BAKARA suresi 123. ayet)

Hiç kimsenin hiç kimse adına bir şey ödemeyeceği, hiç kimseden fidye kabul edilmeyeceği, hiç kimseye şefaatin fayda vermeyeceği ve kendilerine yardım da edilmeyeceği bir günden kendinizi koruyun! 

       

(BAKARA suresi 254. ayet) 

Ey inananlar, ne alışverişin, ne dostluğun ve ne de şefâatin olmadığı gün gelmezden önce, size verdiğimiz rızıktan (Allâh için) harcayın. Kâfirler, zâlimlerin tâ kendileridir. 

       

(BELED suresi 9. ayet)

Ve lisanen ve şefeteyn. 

8-10) Biz ona iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi; iki apaçık yolu (hayır ve şer yollarını) göstermedik mi?

       

(EN'ÂM suresi 51. ayet)

Kendileri için Allah’tan başka ne bir dost, ne de bir şefaatçi bulunmaksızın, Rab’lerinin huzurunda toplanmaktan korkanları, Allah’a karşı gelmekten sakınsınlar diye, onunla (Kur’an ile) uyar. 

       

(EN'ÂM suresi 70. ayet)

Dinlerini oyun ve eğlence edinenleri ve dünya hayatı kendilerini aldatmış olanları bırak. Hiç kimsenin kazandığı yüzünden mahrumiyete sürüklenmemesi için Kur’an ile öğüt ver. Yoksa ona Allah’tan başka ne bir dost vardır, ne de bir şefaatçi. (Kurtuluşu için) her türlü fidyeyi verse de bu ondan kabul edilmez. İşte onlar kazandıkları yüzünden helâke sürüklenmiş kimselerdir. Küfre saplanıp kalmalarından dolayı onlara çılgınca kaynamış bir içecek ve elem dolu bir azap vardır.

       

(EN'ÂM suresi 94. ayet)

Andolsun, sizi ilk defa yarattığımız gibi teker teker bize geldiniz. Size verdiğimiz dünyalık nimetleri de arkanızda bıraktınız. Hani hakkınızda Allah’ın ortakları olduğunu zannettiğiniz şefaatçilerinizi de yanınızda görmüyoruz? Artık aranızdaki bağlar tamamen kopmuş ve (Allah’ın ortağı olduklarını) iddia ettikleriniz, sizi yüzüstü bırakıp kaybolmuşlardır. 

       

Muddessir Suresi 

74.46 - "Ceza gününü de yalanlıyorduk."

74.47 - "Nihayet ölüm bize gelip çattı."

74.48 - Artık şefaatçilerin şefaati onlara fayda vermez.

74.49 - Böyle iken onlara ne oluyor da, öğütten yüz çeviriyorlar?

74.50 - (50-51) Onlar sanki arslandan kaçan yaban eşekleridirler.

74.52 - Hatta onlardan her bir kişi, kendisine açılmış sahifeler verilmesini istiyor.

74.53 - Hayır, hayır! Onlar ahiretten korkmuyorlar.

74.54 - Hayır, düşündükleri gibi değil! Şüphesiz bu (Kur'an) bir uyarıdır.

74.55 - Artık kim dilerse ondan öğüt alır.

       

(NEML suresi 62. ayet)

Yoksa darda kalıp da duâ ettiğinde duasına olumlu cevap veren ; üzüntü ve sıkıntıyı açıp gideren ve sizi yeryüzünde öncekilerin yerine geçirip söz sahibi kılan mı ? Allah ile beraber başka bir tanrı mı ?! Ne de az düşünüyorsunuz! 

       

(RÛM suresi 13. ayet)

Onların, Allah’a koştukları ortaklardan kendileri için şefaatçılar da olmayacaktır. Artık onlar ortak koştukları şeyleri de inkâr ederler. 

       

sebe 22   

demek dua etmeyi kişilere zannettiniz. Allah ' a döndürüldüklerinde yerde ve göktekinde zerre mısır tanesi kadar hiçbirşeye malik olamazlar. O ikisine şirk koştukları ilahı bilecekler.

sebe 23   

ve olmaz fayda şefaat o ile . Mutlaka izin verilen(şefaat edilen) ve bununla birlikte kalbindeki korku giderildiğinde Rabbimiz ne dedi derler. Gerçeği o yüce büyük.

sebe 24   

24 - De ki: «Sizi göklerden ve yerden kim rızıklandırıyor?» De ki: «Allah. Ve muhakkak bizler mi, yoksa sizler mi bir hidâyet üzerindeyiz veya apaçık bir sapıklıktayız?»

25 - De ki: «Bizim işlediğimiz günahlardan siz sorulmazsınız, biz de sizin yapar olduğunuz şeylerden mes'ul olmayız.»

26 - De ki: «Rabbimiz hepimizi bir araya toplayacak, sonra aramızı hak ile açacaktır. Ve O, öyle hakîmdir, öyle hakkıyla alîmdir.»

27 - De ki: «O'na şerikler olarak ilhak ettiğiniz kimseleri bana gösteriniz. Hâşâ, ancak her şeye galip, yegane hakîm olan Allah'tır.»

28 - Ve seni, ancak bütün insanlar için bir müjdeleyici ve bir korkutucu olarak gönderdik. Fakat insanların pek çoğu bilmezler.

Sebe 22 de "şirk koştukları ilahı bilecekler" ayette bildirdikten sonra dikkat ederseniz
23 'de Birşey demiyor yapıyor. Fakat ne yapıyor da dili çözülünce .
Sadece "O gerçeği yüce büyük" diyor.
yani şöyle açıklayalım.
Hani  Feto'ya hain diyorsun fakat kimse inanılmıyor.
Ama yaptıklarını görünce , anlıyor ve diyor ki ;
"Meğer adam doğru söylemiş" 
daha birşey demene gerek var mı ?

-ZÜMER  : 43. Yoksa onlar Allah'tan başkasını şefaat çılar mı edindiler? De ki: Onlar hiçbir şeye güç yetiremezler ve akıl erdiremezlerse de mi (Şefaat çı edineceksiniz)?  

 

-ZÜMER  : 44. De ki: Bütün şefâat Allah'ındır. Göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur. Sonra O'na döndürüleceksiniz.  

 

-MÜ'MİN  : 18. Yaklaşan gün hususunda onları uyar! Çünkü o onda dehşet içinde yutkunurken yürekleri ağızlarına gelmiştir. Zalimlerin ne dostu ne de sözü dinlenir şefaat çısı vardır.  

 

MÜDDESSİR : 48. Artık şefaat çilerin şefaat i onlara fayda vermez.

 

(SEBE' suresi 23. ayet) (Resmi: 34/İniş:58/Alfabetik:91)   

 

وَلَا تَنْفَعُ الشَّفَاعَةُ عِنْدَهُ اِلَّا لِمَنْ اَذِنَ لَهُ حَتّٰى اِذَا فُزِّعَ عَنْ قُلُوبِهِمْ قَالُوا مَاذَا قَالَ رَبُّكُمْ قَالُوا الْحَقَّ وَهُوَ الْعَلِىُّ الْكَبٖيرُ 

 

Okunuş    Ve la tenfeuş şefaatu indehu illa li men ezine leh, hatta iza fuzzia an kulubihim kalu ma za kale rabbukum, kalul hakka ve huvel aliyyul kebîr. 


Sebe 23 yanlış çevirisi hep bu şekilde yanlış bilgilendiriliyor.

 

****   Allah katında, O’nun izin verdiği kimseden başkasının şefaati yarar sağlamaz. (Şefaat için izin verilip de) kalplerinden korku giderilince birbirlerine, “Rabbiniz ne söyledi?” diye sorarlar. Onlar da “Gerçeği” diye cevap verirler. O, yücedir, büyüktür. 

 

*****    Onun huzurunda şefaat fâide vermez, kendisine izin vermiş olduğu kimse müstesna. Nihâyet kalplerinden korku giderilince derler ki: «Rabbiniz ne buyurdu?». «Hakkı buyurdu,» derler. Ve O, çok yüce, çok büyüktür. 

 

 

 (ZÜMER suresi 44. ayet)

De ki, "Tüm şefaat ALLAH'a aittir." Göklerin ve yerin yönetimi O'na aittir. Sonra O'na döndürüleceksiniz.

 

(ZUHRUF suresi 86. ayet)

Onların O'nun dışında çağırdıkları şefaat edemezler. Ancak bilerek gerçeğe tanıklık ederler.

 

(EN'ÂM suresi 50. ayet)

De: "ALLAH'ın hazineleri benim yanımda demiyorum size. Gizlilikleri de bilmiyorum. Size, bir melek olduğumu da söylemiyorum. Sadece bana vahyedileni izliyorum." Şunu da söyle: "Kör ile gören bir mi?"

 

(A'RAF suresi 188. ayet)

De ki: "ALLAH'ın dilediğinden başka ben kendime ne bir yarar ne de bir zarar veremem. Gizliyi bilseydim mal varlığımı arttırırdım, bana kötülük de dokunmazdı. Ben ancak inanan bir topluma bir müjdeci ve uyarıcıyım."

 

(HÛD suresi 25. ayet)

Nuh'u halkına gönderdik: "Ben sizin için apaçık bir uyarıcıyım,"

 

(HİCR suresi 89. ayet)

De ki: "Ben apaçık bir uyarıcıyım."

 

(HAC suresi 49. ayet)

De ki: "Ey insanlar, ben sizin için ancak apaçık bir uyarıcıyım."

 

(SÂD suresi 65. ayet)

De ki, "Ben sadece bir uyarıcıyım. Tek ve Egemen olan ALLAH'tan başka bir tanrı yoktur."

 

(ZÂRİYÂT suresi 50. ayet)

Öyleyse ALLAH'a kaçınız. Ben, O'nun tarafından size gönderilmiş bir uyarıcıyım.

 

(MÜLK suresi 26. ayet)

De ki, "Bu bilgi ALLAH'ın katındadır. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım."

 

(NÛH suresi 2. ayet)

Dedi ki, "Ey halkım, ben size apaçık bir uyarıcıyım."

ŞEFAAT EDİLMEYENLER

(ÂLİ IMRÂN suresi 77. ayet)

Şüphesiz, Allah’a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir karşılığa değişenler var ya, işte onların ahirette bir payı yoktur. Allah, kıyamet günü onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temizlemeyecektir. Onlar için elem dolu bir azap vardır.

 

(BAKARA suresi 174. ayet)

Allah’ın indirdiği kitaptan bir kısmını gizleyip onu az bir bedel ile değişenler (var ya); işte onlar karınlarına ateşten başka bir şey doldurmuyorlar. Kıyamet günü Allah, onlarla ne konuşacak, ne de onları arıtacaktır. Onlar için elem dolu bir azap vardır.

 

KENDİ ALEYHLERİNDE ŞAHİTLİK EDENLER

VE PEYGAMBERİN ŞAHİTLİĞİ

 (EN'ÂM suresi 130. ayet)

Ey cin ve insan topluluğu! İçinizden size âyetlerimi anlatan ve bu günle karşılaşacağınıza dair sizi uyaran peygamberler gelmedi mi? Derler ki: «Kendi aleyhimize şahitlik ederiz.» Dünya hayatı onları aldattı ve kâfir olduklarına dair kendi aleyhlerine şahitlik ettiler. 

 

(EN'ÂM suresi 164. ayet) 

De ki: Allah her şeyin Rabbi iken ben ondan başka Rab mı arayacağım? Herkesin kazanacağı yalnız kendisine aittir. Hiçbir suçlu başkasının suçunu yüklenmez. Sonunda dönüşünüz Rabbinizedir. Ve O, uyuşmazlığa düştüğünüz gerçeği size haber verecektir.

 

(FUSSİLET suresi 20. ayet) 

Nihayet oraya geldikleri zaman kulakları, gözleri ve derileri, işledikleri şeye karşı onların aleyhine şahitlik edecektir

 

(İSRÂ suresi 15. ayet) 

Kim doğru yolu bulmuşsa, ancak kendisi için bulmuştur; kim de sapıtmışsa kendi aleyhine sapıtmıştır. Hiçbir günahkâr, başka bir günahkârın günah yükünü yüklenmez. Biz, bir peygamber göndermedikçe azap edici değiliz. 

 

(NAHL suresi 89. ayet) 

O gün her ümmetin içinden kendilerine birer şahit göndereceğiz. Seni de hepsinin üzerine şahit olarak getireceğiz. Ayrıca bu Kitab'ı da sana, her şey için bir açıklama, bir hidayet ve rahmet kaynağı ve müslümanlar için bir müjde olarak indirdik. 

 

(NİSA suresi 41. ayet)

Her bir ümmetten bir şahit getirdiğimiz ve seni de onlara şahit olarak gösterdiğimiz zaman halleri nice olacak! 

 

NÛR  : 24.O gün dilleri,elleri ve ayakları, yapmış olduklarından dolayı aleyh lerinde şahitlik edecektir

SEBE'  : 50. De ki: Eğer (haktan) saparsam, kendi aleyh ime sapmış olurum. Eğer doğru yolu bulursam, bu da Rabbimin bana vahyettiği (Kur'an) sayesindedir. Şüphesiz O, işitendir, yakındır

 

ZÜMER  : 41. (Resûlüm)! Şüphesiz biz bu Kitab'ı sana, insanlar için hak olarak indirdik. Artık kim doğru yolu seçerse kendi lehinedir; kim de saparsa ancak kendi aleyh ine sapmış olur. Sen onların üzerinde vekil değilsin.  

- FUSSILET  : 20. Nihayet oraya geldikleri zaman kulakları, gözleri ve derileri, işledikleri şeye karşı onların aleyh ine şahitlik edecektir.  

- FUSSILET  : 21. Derilerine: Niçin aleyh imize şahitlik ettiniz? derler. Onlar da: Her şeyi konuşturan Allah, bizi de konuşturdu. İlk defa sizi o yaratmıştır. Yine O'na döndürülüyorsunuz, derler.  

- FUSSILET  : 22. Siz ne kulaklarınızın, ne gözlerinizin, ne de derilerinizin aleyh inize şahitlik etmesinden sakınmıyordunuz, yaptıklarınızdan çoğunu Allah'ın bilmeyeceğini sanıyordunuz.  

- FUSSILET  : 46. Kim iyi bir iş yaparsa, bu kendi lehinedir. Kim de kötülük yaparsa aleyh inedir. Rabbin kullara zulmedici değildir.  

 

el-FETİH  : 10. Muhakkak ki sana biat edenler ancak Allah'a biat etmektedirler. Allah'ın eli onların ellerinin üzerindedir. Kim ahdini bozarsa, ancak kendi aleyh ine bozmuş olur. Kim de Allah ile olan ahdine vefa gösterirse Allah ona büyük bir mükâfat verecektir.  

 

ENAM SURESI : 104-Gerçekten Rabbinizden size birçok deliller geldi, artık kim gözünü açara, onları görürse kendi lehine, kim de körlük ederse, kendi aleyh inedir. Ve o durumda ben sizin bekçiniz değilim.  

ENAM SURESI : 130-"Ey cin ve insan topluluğu, size ayetlerimizi anlatan ve bu gününüzün geleceğini haber veren peygamberler gelmedi mi?" Onlar: "Ey Rabbimiz, biz kendi aleyh imize şahitlik ederiz." diyecekler. Dünya hayatı onları aldattı da kendi aleyh lerine kafir olduklarına şahitlik ettiler.  

 

YUNUS SURESI : 108-De ki: "Ey insanlar, işte size Rabbinizden hak geldi. Artık hidayeti kabul eden kendi nefsi için kabul etmiş olur; sapkınlık eden de kendi aleyh ine sapmış olur. Ve ben sizin üzerinize vekil değilim."  

İSRA SURESI : 15-Kim doğru yola giderse, sırf kendi iyiliği için gider; kim de sapıklık ederse, ancak kendi aleyh ine eder; Hiçbir günahkar başkasının günahını yüklenmez! Biz bir peygamber göndermedikçe azap da etmeyiz.  

CÂSİYE : 29 "İşte Kitabımız, aleyh inize gerçeği söylüyor. Çünkü biz, yaptıklarınızı yazıyorduk."  

 

KALEM SURESİ 

34: Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için Rableri katında Naîm cennetleri vardır. 

35: Biz müslümanları suçlular gibi kılar mıyız? 

36: Size ne oluyor, nasıl hüküm veriyorsunuz? 

37: Yoksa size ait bir kitabınız var da (bu batıl hükümleri) ondan mı okuyorsunuz? 

38: Onda, “Seçip beğendiğiniz her şey mutlaka sizindir” (diye mi yazılı?) 

39: Yahut bizden, her ne hükmederseniz mutlaka öyle olacağına dair Kıyamete kadar sürecek kesin sözler mi aldınız? 

40: Sor onlara: “Onların hangisi bu (iddianın doğruluğu)na kefildir?” 

41: Yoksa onların ortakları mı var? Doğru söyleyenler iseler, haydi getirsinler ortaklarını! 

42: (42-43) Baldırların açılacağı (işlerin zorlaşacağı) ve kâfirlerin secdeye çağrılıp da gözleri düşmüş ve kendilerini zillet kaplamış bir hâlde buna güç yetiremeyecekleri günü (Kıyamet gününü) düşün. Hâlbuki onlar sağlıklarında secde etmeye çağrılıyorlar (ve buna yanaşmıyorlar)dı. 

44: (Ey Muhammed!) Bu sözü (Kur’an’ı) yalanlayanlarla beni baş başa bırak. Biz onları bilemeyecekleri biçimde adım adım helâka yaklaştıracağız. 

45: Onlara mühlet veriyorum. Şüphesiz benim tuzağım sağlamdır. 

46: Yoksa sen onlardan bir ücret istiyorsun da onlar bu yüzden ağır bir borç yükü altına mı girmişlerdir? 

47: Yahut gayb (Levh-i Mahfuz) kendi yanlarında da onlar mı (bundan aktarıp) yazıyorlar? 

48: Sen, Rabbinin hükmüne sabret. Balık sahibi (Yûnus) gibi olma. Hani o, (balığın karnında) kederli bir hâlde Rabbine yakarmıştı. 

49: Şayet Rabbinden ona bir nimet yetişmemiş olsaydı, o mutlaka kınanmış bir hâlde ıssız bir yere atılacaktı. 

50: (Fakat böyle olmadı.) Rabbi onu (peygamber olarak) seçti ve salih kimselerden kıldı. 

51: Şüphesiz inkâr edenler Zikr’i (Kur’an’ı) duydukları zaman neredeyse seni gözleriyle devirecekler. (Senin için,) “Hiç şüphe yok o bir delidir” diyorlar. 

52: Hâlbuki o (Kur’an), âlemler için ancak bir öğüttür. 

 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol