kilavuzyolu
  FARZ Nedir
 
               
  Ayetler şu şekildedir.          
               
  Namazı kılın, zekatı verin.        
               
  Cevirmenler şu şekilde çevirmişlerdir.      
               
  Namaz kılmak farzdır, zekat vermek farzdır.      
               
  Orjinal metinde farz diye bir kelime yok. Araya farz kelimesi koymuşlar. Farz türkçe bir kelimedir.
               
  şu farz, şu değil diye ayrım yapmışlar. Fakat emir ayetleri muhkem ayetler bizim bildiğimiz manada farz ise (Yani yapılması kesin hüküm olarak emredilmiş)
               
  (HÛD suresi 1. ayet)          
  Elif. Lâm. Râ. (Bu sana indirilen), hikmet sahibi (ve) her şeyden haberdar olan (Allah) tarafından âyetleri sağlamlaştırılmış, sonra da açıklanmış bir kitaptır.
               
  ALİ İMRAN SURESİ  : 7 Kitap'ı sana indiren O'dur: Onun ayetlerinden bir kısmı muhkem lerdir ki; onlar Kitap'ın anasıdır. Diğer ayetlerse müteşâbihlerdir. Şu var ki, kalplerinde bir eğrilik ve bozukluk bulunanlar, fitne aramak, onun teviline öncelik tanımak için Kitap'ın sadece müteşâbih kısmının ardına düşerler. Onun tevilini ise bir Allah bilir, bir de ilimde derinleşmiş olanlar. Bunlar, "Ona inandık, hepsi Rabbimizin katındandır." derler. Gönül ve akıl sahiplerinden başkası gereğince düşünemez.  
               
  Yoksula yardım etmek, yolda kalmışa yardım etmek vs. onlar da farz o halde onlara neden farz kılındı dememişler.
               
  (YÛNUS suresi 59. ayet)        
  De ki: "Ne oldu size de Allah'ın size rızık olarak indirdiği şeylerden bir haram yaptınız bir de helal?" De ki: "Allah mı size izin verdi, yoksa Allah'a iftira mı ediyorsunuz?"
               
  Kur'an-ı Kerim'de geçen "Fa Ra DA" kelimesi "olduğu düşünülürse" , "varsayalım ki" , "olursa" manasındadır.
               
  Türkçedeki kullanılan manası ile "farzedelim ki" , "varsayalım" ," olduğu zaman" manasındadır.
               
  Çevirmenlerin "Fa Ra DA" kelimesini "farz" olarak çevirme yanlışını görelim.
               
  Yeminlerinizi bozmanız emredildiği(farz kılındığı) zaman. kefaret ödersin.
               
  Bu ayet bu şekilde çeviri yapıldığında manasız olacağı için şu şekilde yanlış bir çeviri yapılmış.
               
  Yanlış: Yeminlerinizi bozarsanız kefaret size farz kılındı.  
               
  Doğrusu: Yeminlerinizi bozduğunuzu (varsayalım) farzedelim. O zaman kefaret ödersin.
               
  Kur'an- Kerim'de "FARZ" kelimesi yoktur. "Fa Ra Da" kelimesi vardır.
               
  Hiçbir yerinde farz kelimesi yoktur. Sadece namaz kıl, zekat ver , oruç tut şeklindedir.
  Fakat namaz size FARZ kılındı. şeklinde olmayan kelime araya sokulmuş olarak çevirmişlerdir.
               
  Kafalarına göre  şu farzdır şu farz değildir diye. Hüküm vermişler ve buna herkesi ortak etmişler.
  (YÛNUS suresi 59. ayet)        
  De ki: "Ne oldu size de Allah'ın size rızık olarak indirdiği şeylerden bir haram yaptınız bir de helal?" De ki: "Allah mı size izin verdi, yoksa Allah'a iftira mı ediyorsunuz?"
               
  Asıl olan Kur'an-ı Kerim'de muhkem ayetleri (emir veren ayetler) her müslümanın bilmesi bunlara uyması hayatına rehber etmesi gerçeğidir.
  Değilse hiçbirşey üzerinde olmayacak. Yani hiçbir ameli değer kazanmayacaktır.Boşa çıkacaktır.
  Ayetlerin bir kısmına inanıp bir kısmını yok sayan Kuran da kafir olarak nitelendirlimiştir.
               
  ********Ayetlerden yüz çevirmiş olanlar.***********    
               
  (KEHF suresi 105. ayet)        
  İşte onlar, Rablerinin âyetlerini ve O'na kavuşmayı inkâr eden, bu yüzden eylemleri boşa çıkan kimselerdir. (Yaptıkları işler tamamen boşa çıktığından) kıyâmet günü onlar için bir terazi kurmayız (veya onlara hiçbir değer vermeyiz).
               
  (EN'ÂM suresi 157. ayet)        
  Yahut: "Eğer bize Kitap indirilseydi, biz onlardan daha çok doğru yolda olurduk." demeyesiniz. İşte size de Rabbinizden açık delil, hidâyet ve rahmet geldi. Allâh'ın âyetlerini yalanlayıp onlardan yüz çevirenden daha zâlim kim olabilir? Âyetlerimizden yüz çevirenleri, yüz çevirmelerinden ötürü, azâbın en kötüsüyle cezâlandıracağız.
               
  (KEHF suresi 57. ayet)        
  Kendisine Rabbinin ayetleri hatırlatıldığı halde, onlardan yüz çeviren ve iki elinin hazırlayıp önden gönderdiği şeyleri unutandan daha zalim kim olabilir? Şu bir gerçek ki, biz onların kalpleri üzerine onu anlamamaları için kabuklar geçirdik, kulakları içine de ağırlıklar koyduk. Onları hidayete çağırsan da bu durumda hidayete asla ulaşamazlar.
               
  (TÂHÂ suresi 48. ayet)        
  Bize, yalanlayıp yüz çevirenin, azâba uğrayacağı vahyolundu.  
               
  (SECDE suresi 22. ayet)        
  Kendisine Rabbinin ayetleri hatırlatıldıktan sonra onlardan yüz çevirenden daha zalim kim olabilir? Biz suçlulardan elbette öc alacağız.
               
  *****Bir kısmına inanıp bir kısmını inkar etmiş olanlar*******  
               
  (BAKARA suresi 85. ayet)        
  Ama siz yine birbirinizi öldürüyorsunuz, sizden bir grubu yurtlarından çıkarıyorsunuz; onlara karşı günâh ve düşmanlık yapmakta birleşiyorsunuz, onları çıkarmak size yasaklanmış iken (çıkarıyorsunuz, sonra da) esir olarak geldiklerinde fidyelerini veriyor (kurtarıyor)sunuz. Yoksa siz Kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Sizden bunu yapanın cezâsı, dünyâ hayâtında rezil olmaktan başka nedir? Kıyâmet gününde de (onlar) azâbın en şiddetlisine itilirler. Allâh yaptıklarınızı bilmez değildir.
               
  (MÂİDE suresi 49. ayet)        
  Aralarında Allâh'ın indirdiğiyle hükmet, onların keyiflerine uyma ve onların, Allâh'ın indirdiği şeylerin bir kısmından seni şaşırtmalarından sakın! Eğer dönerlerse bil ki Allâh, bazı günâhları yüzünden onları felâkete uğratmak istiyordur. Zaten insanlardan çoğu, yoldan çıkmışlardır.
               
  (EN'ÂM suresi 159. ayet)        
  Dinlerini parça parça edip, grup grup olanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi Allah'a kalmıştır, sonra (Allâh) onlara yaptıklarını haber verecektir.
               
  (ENBİYÂ suresi 93. ayet)        
  İşlerini aralarında parçaladılar (Tanrıdan gelen dini parça parça ettiler, ayrılığa düştüler); hepsi (sonunda) bize döneceklerdir.
               
  (MÜ'MİNÛN suresi 53. ayet)        
  Fakat onlar işlerini aralarında parçalayıp çeşitli zübürlere/kutsallaştırmış hizip kitaplarına ayırdılar. Her hizip, yalnız kendi yanındakiyle sevinip övünmektedir.
               
  (RÛM suresi 32. ayet)        
  Onlar ki dinlerini parçaladılar ve mezhep mezhep oldular. Her parti kendine ait (imam ve kitap) larla sevinip övünmektedir. 
               
               
  (MÜ'MİN suresi 47. ayet)        
  Ateşin içinde birbirleriyle tartışırlarken, zayıf olanlar, büyüklük taslayanlara dediler ki: "Biz size uymuştuk. Şimdi siz, şu ateşin ufak bir parçasını bizden savabilir misiniz?"
               
  (YÛNUS suresi 59. ayet)        
  De ki: "Ne oldu size de Allah'ın size rızık olarak indirdiği şeylerden bir haram yaptınız bir de helal?" De ki: "Allah mı size izin verdi, yoksa Allah'a iftira mı ediyorsunuz?"
               
  (RA'D suresi 33. ayet)        
  Herkesin yaptığını kontrol eden O değil midir? Buna rağmen ALLAH'a ortaklar koştular. De ki: "Onları (dilediğiniz) isimlerle tanımlayın! Siz O'nun yeryüzünde bilmediği bir şeyi mi O'na haber veriyorsunuz, yoksa boş sözler mi uyduruyorsunuz?" Aslında, inkarcıların hileleri kendilerine süslü gösterilir ve böylece yoldan saparlar. ALLAH kimi saptırırsa ona doğruyu gösterecek yoktur. 
               
               
  (KALEM suresi 39. ayet)        
  Yoksa sizin istediğiniz hükmü verebileceğinize dair, kıyâmete kadar sürecek andlarınız mı var üzerimizde?
               
  (KALEM suresi 37. ayet)        
  Yoksa sizin bir kitabınız var da ondan ders mi görüyorsunuz?  
               
  (NİSA suresi 150. ayet)         
  (150-151) O kimseler ki ne Allah’ı tanırlar ne resullerini, ve o kimseler ki Allah’ı tanıdığını iddia edip resullerini tanımayarak, Allah ile resullerini birbirinden ayırmak isterler Ve o kimseler ki "resullerin bazısına iman ederiz, bazısını reddederiz" derler, ve böylece iman ile küfür arasında bir yol tutmak isterler,İşte bunlar gerçek kâfirlerin ta kendileridir. Biz de kâfirler için zelil ve perişan eden bir ceza hazırladık.
               
  ÂL-İ İMRÂN : 103. Hep birlikte Allah'ın ipine (İslâm'a) sımsıkı yapışın; parça lanmayın. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşman kişileridiniz de O, gönüllerinizi birleştirmişti ve O'nun nimeti sayesinde kardeş kimseler olmuştunuz. Yine siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle açıklar ki doğru yolu bulasınız.  
               
               
  ÂL-İ İMRÂN : 105. Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parça lanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte bunlar için büyük bir azap vardır.  
               
  EN'ÂM : 159. Dinlerini parça parça edip guruplara ayrılanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi ancak Allah'a kalmıştır. Sonra Allah onlara yaptıklarını bildirecektir.   
 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol